4 Eylül 2010 Cumartesi

26 Yaş Şiiri

Bu sefer şiir yazarmışım... 25 yaş ta yazmadık 26 da belki.. Hem de hiç gerek yokken.Eğlenceli geçiyor günler, ama günler senelere bağlanırken bu kadar eğlenemiyor insan. Üzülerek söylemem gerekirse güzel ama mutsuz bir seneydi. Üzülmeden söylemek gerekirse, hipermutlu bir sene geçireceğimi kimse garanti etmemişti zaten. Öyle bir umutla yaşasaydım şimdi salya sümük ağlıyor olabilirdim. (Olurdum demiyorum bak! Olabilirdim.:)) )


Bu senenin kelimesi "tecrübe" oldu benim için seneden akılda kalanları şöyle bir toparlarsak;

-Kötü insanlar var diye üzüleceğine onlardan uzak dur, onların olmadığı yerlerde çok iyi insanlarla karşılaşabilirsin.

-Yeni tanıştığın insanların yanında çok fazla konuşmamak gerekli, ne mal olduğun hemen ortaya çıkmasın. : )) ( Bunu tecrübe etsem de yapabileceğimden emin değilim.)

- Yanında mutlu olduğum insanlar arasında çok feci çenesi düşen biriyim. Çoğu kez kendi konuşmamdan, sesimden başım ağrıyor, çenem yoruluyor.

- Artık şunu rahatlıkla söyleyebiliyorum; Murathan Mungan Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi, mükemmel, rahatlatan, insanı özüne döndüren, mutlu eden yazarı. İnsanın ihtiyacı olan farkındalılığı sağlıyor

- Nazım Hikmet çok doğru söylemiş."Sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?" derken.


-Belki yalnızlıkların şairi olduğundan, belkide sadece boş vaktim olduğundan emin değilim.. Özdemir Asaf'a daha bir bağlandım bu sene.

-1.5 hafta önce Ezginin Günlüğü eksik kaldı. Hüsnü Arıkan gruptan ayrıldı. Artık ne onlar eskisi gibi, ne de ben onları dinlemeye başladığım gibiyim.


-Bu sene izlediğim en güzel film Mary and Max 'idi. Salt arkadaşlığın anlatıldığından olsa gerek. Bulmak zor 21. Yüzyılda.

-Kader diye birşey var! Yok diyen yok olsun.

-"Uzaktan bakıp gülsün" diyen aşıkları hiç anlamamışımdır. Ne anlamı kaldı o sevgilinin beygirden? Saçını koklayamadığım, saçını koklatmayan hatun istemem ben. Çöp!

-O yol bir kere kesişmeye görsün. İyi ya da kötü tozu toprağı kalıyor karşındakinin.

-Artık daha çok masal tadında filmlerden hoşlanıyorum, gerçeklere inanmamı daha kolaylaştırıyorlar.

-Birkaç gün önce götümden salladığım dandirik bir şiiri Can Yücel'in şiiri diye facebook'a yazdım. Birçok insan beğendi. Kimse sorgulamadı böyle boktan bir şiiri bu adam nasıl yazar diye. Kemikleri sızlıyordur rahmetlinin.

-İzlediğim filmler arasında en etkileyici film repliği, söylendiği sahne ile birleşince "This is from Mathilda..." dır.

- Geçenlerde bir mail aldım. İş görüşmesine gittiğim bir yerden gelmiş. Diyor ki; "Merhaba Yunus Emre Bey, Yaptığımız değerlendirmeler sonucu size olumlu yanıt veremiyoruz. çalışma hayatınızda başarılar dileriz.". Cevap: Yunus Emre Bey siksin sizi!

-Bu senenin en çok güldüğüm espirisi "Üzerinde Allah yazan portakal, mucize değil de nedir?" ----> http://sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc3/hs410.snc3/24780_1420568476704_1307442105_31178963_4222032_n.jpg

-Fırat Tanış  Emre Altuğ'un söylediği "Olmuyor" isimli şarkıyı ondan 1572 kat daha güzel söylüyor.

-İki ayaklı memeli hayvanlara güvenim sarsıldı.

-Ed2k sağolsun şimdi filmler bile eskimiyor.

-Los Amantes del Círculo Polar izlemeden masallara inanamazsın.

-Sanırım hemen hemen her konuda tahamül eşiğim alçaldı. Eskisinden çok daha çabuk sinireleniyorum.
Bıkkınlıkla, kendine güvensizlik arasında gidip geliyorum.

-Gerçek sevgide yitirme korkusu varmış.

-Senenin kitabı “Cenk Hikayeleri  – Murathan Mungan”, şarkısı “The Long GoodBye – Ara Dinkjian”, filmi “Mary and Max”, nesnesi “Sigara”, içeceği “Coca Cola Zero”,

-Karadenizden kız alınır, aşık olunmaz.

-Bir arkadaşım facebook listesinden çıkarttığım için trip atıyor. İnsanın sanallaşması bu olsa gerek.

-Bazen istediğinin olması için sadece beklemen yeterlidir.

-İnsanın basireti bağlanmaya görsün, başkası yaptığında "gerzek" diye yaftalayacağı bir kaç hareketi kombine bir şekilde yaptıktan 3 saniye sonra "ne yaptım lan ben" diyebiliyor. Bu bir bakıma pişmanlıklarında çıkış noktası...

-Fotokopi makinelerinden uzak durmak gerekli.

-Kendimce kırılması güç bir rekora doğru gidiyorum. 32 iş görüşmesi 30 olumsuz cevap 2 hiç bir cevap yok. hiç biri de nasıl belli etmedi işe almayacaklarını. Profesyönellik bu olsa gerek.


-Geçen sene saçlarımda ilk beyazlarımı saymıştım. Bu sene yoklar, artık gözlerimin etrafı kırışmış. Yaşlılıkta bir ileriki level mi yoksa fazla gülmekten mi kaynaklı bilemedim.

-Bir rüya gördüm 3 gün önce simsiyah gökyüzünde 8 den geriye doğru sayıyordu. Gördüğüm en uzun rüya bu dedim kendi kendime…

-Ve biliyorum ki dünyada herşey dengede. İyi ile kötü, siyah ile beyaz, güzel ile çirkin... Mutluluk ile mutsuzluk. Öldüğümüzde herşey sıfırlanmış olarak öleceğiz. Ne mutluluklarımız ağır basıcak ne de mutsuzluklarımız. Az da olsa kaybolmayan "umut" bu yüzden sanırım.


Sevdiklerimle, birlikte nice mutlu yıllar bana. Ha bir de sevdiğim ile birlikte nice mutlu yıllar istiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ne dersin bu konuda?