24 Mayıs 2009 Pazar

Büyümek...

4 yaşındayken öğlen uykusu çok tatlı gelirdi.. Akşam üstü gibi kalkınca hafif yanık bir poğaça kokusu, yanına yapılmış buz gibi ayran. uykulu uykulu keyifle yerdik ev halkıyla.

Sonra bir anda 7-8 yaşlarına geldik..Tam tamına iki kat yaşlandık kendimizden. Poğaça ile ayran cezbetmedi bizi eskisi kadar.. Artık sokaklarda düşe kalka maç yapmak, deli gibi misket oynama, alman kale 9 aylık dönemleriydi, anne oldun diye geçilen dalgaların hepsi keyifliydi, toz toprak içimizdeydi çünkü.. Tüm bunların yanında artık akşamları erken yatmak zorundaydık.. Saat 9 dedi mi yatağa..

Sivilcelerin çoğaldığı sırada asiliğinde baş göstereceğini benim dışımda tüm aile bireyleri biliyordu. Bilim insanları ergen diyorlardı benim için. Herşeyden biraz tatma arzusu, meraklı işler çevirme arzusu ile yanıyodu beynimiz. Neylersin aşık bile oluyorsun 15-16 yaşında..artık götümüze kot pantolon giymeyi zorunluluk olarak gördüğümüz zamanlar. Hayatımızın kaç tane en büyük aşkı ile tanıştık hatırlayan var mı sayısını? Ya da kaçıyla hiç ayrılmayacağımız için söz verdik birbirimize. (:

21-22-23 muhteşem üçlü! işte sınıra geldiğimiz andı bu an.. 19 lu yaşların başıboşluğuna da yakın 30 lu yaşların ağırlığına da, allak bullak olan beynimiz az kalmıştı büyük gibi düşünmeye, davranmaya.. davranamasak da davranmaya çalışmaya. sevgiliden ayrılmak yavaş yavaş koymaya başlıyordu bu yaşlarda, "yenisini bulurum" düşüncesi devredışı kalıp evlenebileceğimiz, mutlu olabileceğimiz, kollarında salya sümük ağlayabileceğimiz, bakacak güzel gözleristiyorduk artık

Zordu büyümek ama oldu. Bir anda oldu. Başlarda savruktu sonlarda yordu ama oldu...


10.01.2009 22:14