31 Mart 2010 Çarşamba

Cenk Hikayeleri - Murathan Mungan


Murathan Mungan'ın 6 hikayesinden oluşan hayalle gerçek arası mükemmel bir eser. Mükemmel bir tempoda başlıyor kitap. "Şahmeran'ın Bacakları" ile insanın nefsi ile olan cenki anlatılıyor. Hikayelerin iç içe geçtiği bir hikaye. Her hikayenin konusu farklı olsada nefsin çok farklı yüzlerde karşımıza çıktığına tanık oluyoruz. Aşkı aramanın mı yoksa bulduktan sonra ona sahip çıkmanın mı daha zor olduğu üzerine mükemmel sayfaların sular gibi aktığı bir hikaye "Şahmeran'ın Bacakları".

Ve anlıyoruz ki:

"İnsanoğlu ihanet eder. İnsanoğlu güçsüzdür, dayanıksızdır, dönektir." 
"Aşk onun gözlerini kör etmişti. Onu anlamadığını düşünüyordu, ya da bunun bir ihanet olduğunu bile düşünmüyordu. Oysa, ihanet bir kez başlamaya görsün, neresinden olursa olsun, herkesi, her şeyi kirletir."
"Her tuzak yalnızca bir kez içindir."
"Yalnızlıkta adımlar hep aynı yere getirir insanoğlunu."
"Gerçek sevgide yitirme korkusu vardır."

Camsap: "Size ihanet etmeyecegime soz veriyorum."
Şahmeran: "Gelecekteki sen adina nasil soz verebilirsin? o baska biri, simdiki senin tanimadigi biri."

Hikayenin canalıcı bölümlerinden birtanesi de Gevherengin'in Cihan şahtan "uçması" sırasında yaşanmaktadır.

"Ey cihanşah! Bir hileyle beni kendi cinsimden, kendi yurdumdan, kendi sorumdan ayırdın! Evet, beni sevdin, biliyorum. ben de sevdim seni evet, inkar etmiyorum. ama ben seni severken koşullarımız eşit değildi. Bana seni sevmekten başka hiçbir şans tanımadın. Sevgim konusunda kendim karar vermedim. şimdi bir başıma yeniden düşüneceğim, seni sevip sevmediğimive başka şeyleri... Eğer gerçekten seviyorsan beni ardım sıra gelirsin. Burası senin ülken, sen kendi insanlarının arasındasın, burda mutlu olursun elbet, ya ben ne yaparım? Bunu hiç düşünmedin. sevmek kolay değildir cihanşah. sevmek emek ister. ben şimdi ülkeme, baba ocağıma dönüyorum. yurdumun adı Kevher engin'dir. seni bekleyeceğim."

97 Sayfalık uzun, bir o kadar sürükleyici bir hikaye "Şahmeran'ın Bacakları".

Bu kadar ayrıntıya girmeden kitaptaki diğer hikayelerden de bahsetmek istiyorum.

Ökkeş ile Cengaver

Törelerin, adetlerin birbiri ile cenk etmeye zorladığı iki dostun hikayesini anlatıyor. Kendileri ile çelişen iki çocuk yaştaki genç, maneviyatın zorunluluklara karşı verdiği savaşı anlatıyor. İstenmeden yapılanlar ile istemeyerek yapılanların farkını anlıyoruz hikayede Zorundalığın çıkmazlığından, zorundalığa baş kaldırıya uzanan bir hikaye Ökkeş ile Cengaver'in hikayesi.

Kasım ile Nâsır

Benim için kitaptaki tek zayıf hikaye diyebilirim. Ya da benim kapasitem yetmedi hikaye için. Aklımda birşey kalmamış hikaye ile ilgili. "Kasım ile Nâsır" 1004 Ağustosunda İtalya'da La Mamma Umbria'da sahnelenmiş. 2004 yılında da Diyarbakır Sanat Merkezi tarafından sahneye konmuştur.

Binali ile Temir 

Güç kavramını sorgulayan bir hikaye "Binali ile Temir". Güç kimde? Nerede güçlüyüz, peki nasıl? Bizi güçlü kılan nedir? En güçlü sandığımız yönümüz zayıflığımızın başlangıcı ise elimizden birşey gelir mi insan olmaktan başka? Herkes mi korkar herkesin korktuğundan? Peki ya herkesin korktuğunun en büyük korkusu ondan korkmayan ise..?

Hikaye alelade bir çoban olan Temir'in dağlarda korku salan bir eşkiya olan Binali'yi dize getirmesini anlatıyor. Temir ile Binali'nin sevdasında kendinden ödün vermeden sevmenin kabullenişini, bu güzelliğin ölümü bile gölgede bıraktığına şahit olacaksınız.

Ensar ile Civan

Bir nehrin farklı iki kıyısında yaşayan Ensar ile Civanın birbirine olan sevdalarına rağmen, cenk etmek zorunda oluşlarının hikayesini anlatıyor.

"Saatlerce konuşmak isterdim daha. Bütün sözcüklerle konuşmak. Derin, sarsıcı cümleler bulmak isterdim. Özetleme gücü yüksek benzetmeler yapmak isterdim. Bugüne değin öğrendiklerimi bir çırpıda anlatmak isterdim sana. Ama bir işe yaramayacak biliyorum. Ama hiçbir şey, hiçbir işe yaramayacak galiba. Sevgi her şeye yetmiyor.
Sevgi hiçbir şeye yetmiyor."

Yılan ile Geyiğe Dair

Modern hayatta ki karmaşık ilişkilerin anlatıldığı bir hikaye. Düşünmeden hareket etmenin getireceği sonuçları, doğuracağı acıları çok net görüyoruz hikayede. Belki de son hikaye olması sebebi ile hemen hemen tüm hikayelerden birşeyler buluyoruz içinde.

Gündelik hayata, bitenlere dair şu satırlar geçiyor hikayede.

..........
Geyik, bilmediği bir şeyi anımsattı yılana.
İlk karşılaştıklarında.
Bilmediği, ya da bilmemezden geldiği, ya da bilmeyeceği, bilemeyeceği.
Güçlüsün, zehirlisin ve açsın,
beni yutarsın istersen, dedi.
ama unuttuğun birşey var, ben senden daha büyüğüm, beni yuttuktan sonra, en azından beni sindirene, eritene kadar bir zaman benim biçimimde yaşarsın. Daha sonra zaten erimiş olurum, sende erimiş olurum. Etine, kanına, canına karışmış olurum.
Sen eski yılan olmazsın.
Beni öldürmek kendinde yaşatmaktır.
Hiç kimse öldürdüğünü unutmuş değildir çünkü.
Unutabilmiş değildir.
...........
...........

...........
Demek ayrılacaksın benden. Bu kez kararlısın! Peki unutabilecek misin? Yaşanan bunca şeyi hiç olmamış sayabilecek misin? Bana öyle geliroy ki, evlensen bile kolay kolay unutamayacaksın beni; hiç kimse hayatını mahfetmiş olduğu insanı kolay kolay unutamaz. Ta başından beri kendine yediremediğin bir şey vardı bu beraberlikte. Farkındaydım, geçer sanıyordum. Hepimizin atlattığı kimi böylesi dönemler olmuştur yaşantımızda. Kısa ya da uzun süren düşmanlık dönemleri yaşamışızdır. İçimizde, içimizin ormanında cenge tutuşmuştur ikili benliğimiz. Ölümsüz çıkmak gerekiyor bu cenkten.

............
...........
...........
Bir öç gibi içinde yaşadı geyik.
Doğru söylemişti.
Çok önce söylemişti.
Artık eski yılan değildi...

Parkın kıyısında ölüsünü buldular.
Yüzünün kıyısında bir gülümseme.

5 yorum:

  1. daha detaylı anlatsaydın be kanka...

    YanıtlaSil
  2. Aşağıdan 1. hikaye olan "şahmeran'ın bacakları"nın ilk 40-45 sayfasına ulaşabilirsiniz.

    http://kalemklavye.blogspot.com/2010/09/murathan-mungan-sahmerann-bacaklar.html

    YanıtlaSil
  3. ya yarın sınav var çattık yaa

    YanıtlaSil
  4. adam haklı beyler

    YanıtlaSil

Ne dersin bu konuda?