7 Eylül 2009 Pazartesi

25 Yaş Şiiri

Elbette şiir yazmayacağım.. Çeyrek yüzyılı geride bıraktığım bu günlerde yarım yüzyılı geride bırakanların daha çok gençsin sözleri de çok iç açıcı değil.. İnsan hissettiği yaştadır geyiği de ıvır zıvır.. İnsan aynada göründüğü yaştadır. Ve ben saçlarımdaki ilk beyazlarımı bu sene gördüm.. Beyazlarımı diyorum evet.. 8 adet sayabildim.. Ya da o kadar saymak işime geldi..

Dönüp baktığımda eğlence, keyif dolu, espirilerin şakaların havada uçuştuğu yıllar ağırlıkta olsada gelenin gideni arattığı yıllar azımsanmayacak kadar çok değil az da değil.. İlk okunduğunda anlamsız geliyo, ilk yazdığımda da anlamsız geldiiği gibi.. ama öyle..

Ne öğrendin çeyrek yüzyılda derseniz, dıştan sanane derim.. Yüzündeki o garipseme ifadesini gördünten sonra da yarı gerçeği söylerim.. Şaka filan yaparım işte.. Yıllardır yaptım size bu şakayı.. Gereksiz ama eğlenceli..

Peki gerçekten ne öğrendim bu süre içinde..

Alıngan insanlarla muhattap olmamayı öğrendim..
Kötü de olsa yapılan espiriye tebessüm edilmesi gerektiğini öğrendim.
Görüşmek istemediğim insanlara "seninle görüşmek istemiyorum" demeyi öğrendim. Bu sayede zoraki saçma muhabbetlere girmemeyi..
İnsanların ellerinde olmayan sebeplerden dolayı yaptıkları abidik gubidik hareketleri eleştirmemeyi öğrendim.. (Ne de olsa herkesin bir sebebi var değil mi? "Bize ne abi" desekte var.. )
Çok güzel kalp kırmayı öğrendim. Ama daha önce kırılmayı öğrendim..


En son öğrendiğim ise.. paylaşmak ile göt dayamak arasında çok ince bir fark olduğu..

Bunu öğrenmek biraz koydu ama iyi geldi.. Artık dinlemiyorum.. Pek de sikimde değil hayata dair anlatılan sorunlar.. Ve sadece sorunlarını paylaşan insanlar.. Sizlerle de görüşmek istemiyorum.. Bunun arkadaşlık olmadığını öğrendim, mutluluklarının cimrisi olanlar ile selamlaşmamayı da öğrendim..

Kendini bu son paragraf içindeki arkadaşlarımdan gören varsa gönül rahatlığı ile arkadaşlıklarına son verebilirler.. (yakup götü.. sen hariç :D )

Vel hasıl çok kötü bir 25 yıl geçirmesemde, hatta ölümcül sıkıntılarım olmasada zor tecrübeler oldu..

Gördüğünüz gibi arkadaşlar.. Abidik gubidik şeyleri öğrendim.. Bu öğrendiklerimi yapabildim mi? Nerdeee? 2-3 tanesini anca..

24 Mayıs 2009 Pazar

Büyümek...

4 yaşındayken öğlen uykusu çok tatlı gelirdi.. Akşam üstü gibi kalkınca hafif yanık bir poğaça kokusu, yanına yapılmış buz gibi ayran. uykulu uykulu keyifle yerdik ev halkıyla.

Sonra bir anda 7-8 yaşlarına geldik..Tam tamına iki kat yaşlandık kendimizden. Poğaça ile ayran cezbetmedi bizi eskisi kadar.. Artık sokaklarda düşe kalka maç yapmak, deli gibi misket oynama, alman kale 9 aylık dönemleriydi, anne oldun diye geçilen dalgaların hepsi keyifliydi, toz toprak içimizdeydi çünkü.. Tüm bunların yanında artık akşamları erken yatmak zorundaydık.. Saat 9 dedi mi yatağa..

Sivilcelerin çoğaldığı sırada asiliğinde baş göstereceğini benim dışımda tüm aile bireyleri biliyordu. Bilim insanları ergen diyorlardı benim için. Herşeyden biraz tatma arzusu, meraklı işler çevirme arzusu ile yanıyodu beynimiz. Neylersin aşık bile oluyorsun 15-16 yaşında..artık götümüze kot pantolon giymeyi zorunluluk olarak gördüğümüz zamanlar. Hayatımızın kaç tane en büyük aşkı ile tanıştık hatırlayan var mı sayısını? Ya da kaçıyla hiç ayrılmayacağımız için söz verdik birbirimize. (:

21-22-23 muhteşem üçlü! işte sınıra geldiğimiz andı bu an.. 19 lu yaşların başıboşluğuna da yakın 30 lu yaşların ağırlığına da, allak bullak olan beynimiz az kalmıştı büyük gibi düşünmeye, davranmaya.. davranamasak da davranmaya çalışmaya. sevgiliden ayrılmak yavaş yavaş koymaya başlıyordu bu yaşlarda, "yenisini bulurum" düşüncesi devredışı kalıp evlenebileceğimiz, mutlu olabileceğimiz, kollarında salya sümük ağlayabileceğimiz, bakacak güzel gözleristiyorduk artık

Zordu büyümek ama oldu. Bir anda oldu. Başlarda savruktu sonlarda yordu ama oldu...


10.01.2009 22:14