25 Nisan 2010 Pazar

Anlamsız eleştiriler topluluğu ve çevremize yayılmış hebele hübeleler


İnsanoğlu garip, ilginç, bir çare… Ne yapacağını şaşırdığı zaman sayısı günden güne artıyor ve bir süre sonra yaptıkları ile değil de yapmadıkları sebebi ile takdir beklemeye başlıyor.  Hani kitlelerin hayranı olduğu olaylar vardır ya. Müzik grubudur, filmdir, dizidir, çikolatadır. Bunları eleştirmek marifet oluyor bir süre sonra.  Eleştiri derken bilinçli, denenmiş, haz almamanın verdiği bilinçli kötü eleştiriden bahsetmiyorum.  Kulaktan dolma bir iki cümle ile, ucundan kıyısından aktivitenin bir parçası olunmadan, olayı anlamadan yapılan eleştiriden kastım.

Örnekleyelim… Lost.. Lan adamlar bir dizi yapmış. Daha fragmanını bile izlemeden “bu dizi beni açmayacak, ben kendimi biliyorum. Ne o öyle uçak kaç metreden düşüyor ama kimse ölmüyor… bu dizilere bağlı kalanları, her anını takip edenleri anlamıyormuş, ona göre bu insanlar hayatlarındaki büyük boşlukları bu tür sanallıklarla dolduruyormuş… vs. vs. hebele hübele...” şeklinde bir eleştiri geldi geçenlerde bir tanıştan. Kendini biliyormuş… Lan kendini bilmez, “adam olamadın gitti zevzek” diye boşuna dememiş Aşık Veysel. Sana demiş sana! Tamam diziyi izleme zerre umurumda değil ama takip edenlerle, beğenenlerle alıp veremediğin ne?  Ha ben adım gibi eminim bir iki bölüm izlese ertesi hafta utana sıkıla gelip diğer bölümlerini isteyeceksin. Geçtim onu… Bunlar beğenileni beğenmeyerek, beğenilene kendi çaplarında ön yargı ile yaklaşarak etraflarınca prim yapmak isteyen muhteremlerden sadece biri. Sanki “aaa lotsu beğenmiyor musun? Bende beğenmiyorum, sevgilimden de yeni ayrıldım gel bu ortak payda sayesinde mutlu bir birlikteliğe yelken açalım” diye gelecek kızın teki. Hadi geldi diyelim. Ne hayrını göreceksin olum o kızın. Nato mermer nato kafa.

Eskiden bir Kurtlar Vadisi vardı.. Zafer Ergin, İstemi Betil, Oktay Kaynarca gibi işini yalayıp yutmuş adamlar oynardı dizide. Yönetmenleri bir hata yaptı dizide bir karakterin kafasını kestiler bizim millet ayaklandı. Şimdi Spartacus dizisinde kafa kesmen ne kelime, arenada adamların bağırsaklarını döküyorlar bu ayağa kalkanlardan bazıları eve dürüm, pizza, hamburger söyleyip onu yerken izliyor bu diziyi. Yanlış anlaşılmasın bende hastasıyım. Örnekli karşılaştırma yapıyoruz burada.

Ben çok bilmem, bir iki sene önce bir arkadaşım bahsetmişti.  Birisi demiş kendisine “Metalica  kendini iyice bozdu” diye. Vücudumun en gülünmeyecek bölgesi ile gülmüştüm elemana. Daha sonra da Grubun resmi sitesinden kendilerine mesaj yollamayı düşünmüştüm. “Falanca sizin için bozuldu diyor. Kendinize çekidüzen verin, bu iş böyle gitmez” diye. “Çeki düzen verme”nin İngilizcesini bilmediğim için yollamadım maili. Hala içimde uktedir. Öğreneceğim bir gün İngilizcesini 70 yaşıma da gelsem atacağım o maili. Lan ben "herkesin izlediğini izlemem, dinlediğini dinlemem diyen "insan" tanıdım. Sırf herkes dinlesin, izlesin diye adamlar kafa patlatıyor bu da gitmiş onu eleştiriyor.

Velhasıl insanlar küçüldükçe kendinden daha çok ilgi çeken şeylere saldırıyor. Bu “şey”in ne olduğu önemli değil. Dizi olur şarkı olur, film olur, insan olur… Olur da olur. Hayata ufak keyif katan aktivitelere gereğinden fazla anlam yüklememek gerekli canlar. Kendi değerimizi, sosyal statü ve odaklılığımızı, bu tür eğlenceliklerin toplumdaki yerini göz önüne alıp ilginçleşmenin anlamı yok. Ha diyeceksin anlamı olmasa niye yapıyorlar. Çünkü eşeğin… Sümme haşa…

Tabi ki bu var olanların hepsi eleştirilebilir nesnelerdir fakat mantık, düşünce ve belirli bilgi birikimi çerçevesinde eleştirilmesi bir amaca ulaşmak için yapılan eleştiri olur. Yoksa "Lostu izlemem ben, mantıksız." Sensin mantıksız, annenle baban da mantıksız.. Getirmişler dünyaya seni.

Öptüm bebek. Kurban bayramında kesilmeyi beklerken beslenen bir kuzu misali...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ne dersin bu konuda?