25 Temmuz 2010 Pazar

Haftanın Getirdikleri 19.07 - 25.07

(Cebeci sahil gün batarken)
 (Cebeci balkon ay doğarken)


  • Avcılar'da yıllar sonra denize girdim. En son, göç almaya başlamadan önce ailecek inmiştik sahile. Tabi güzeldi o zamanlar. Zaten kalabalıktan anladığım kadarı ile Avcılar sahilde denize girmeyen bir tek biz varmışık.
  • Deniz şortunun içinde unutulan don çok rahatsız edici olabiliyormuş.
  • Mahallemizde 1,5 lt Coca Cola Zero bulmak hayal oldu. Yakında 1 lt de kalmayacak. Millet başka birşey içmiyor sanki.
  • Kendimce küçük çaplı bir özlem yaşadım bu hafta. Bitti, geçti.
  • House MD 1. bölümü ile 6. sezonun açılışını yaptım bugün. Hatta ön hazırlık olsun diye 5. sezon son bölümü izlemek için açtım. House'un bir itirafı sonucu (hadi yedirmedim spoileri) bir önceki bölümü hatırlattım kendime, bir de onu izledim. Keyifliydi, özlemişim.
  • Günümün 1.5 saati mail adresime gelen abidik gubidik mailleri temizlemekle geçti.
  • Çok farklı yerlerde, bir çok kez mutfağa girip yemek yapmışlığım vardır ama kendi evimde annem de evde iken ilk defa bu hafta mutfağa beni soktu. Tahminim o ki elinden ameliyat olduğundan dolayı...
  • Dexter 5. sezon fragmanı yayınlandı. Adamı bildiğin psikopata çevirdiler sonunda. Mükemmel bir sezon gelecek gibi. 26 Eylül hedef tarih.
  • Anladım ki güzel klişeler nostalji etkisi yaratıyor, iyi geliyor.
  • Avuç dolusu para varken bir yerden hesabı ödemeden kaçmanın heyecanı çok başka birşeymiş canlar. Eskiden Thief diye bir oyun vardı. Belki daha sonra versiyonları çıkmıştır ama ben sadece ilk versiyonunu oynadım. O oyunda gölgelerden giderek bekçilerin cebinden anahtar alınıyordu, askerler biçaklanıyordu. İnceden, sinsiden, dipten ve derinden o heyecanı yaşatıyordu insana. O oyunda yakaladığım heyecanı yaşadım kaçarken. Ha bir de yakup hayvanının verdiği gaz mükemmeldi. Tuna zıbırının masadan bize bile çaktırmadan kalkışı.
  • Eskiden izlediğim film ya da dizinin görüntü kalitesine çok dikkat ederdim, şimdilerde google da aratıyorum hangi site olursa olsun online izliyorum. Kaşarlanmak böyle birşey mi? Bilemedim...
  • Kendi çapımda Amerika'yı tekrar keşfettim, facebook'ta Ezgi'nin Günlüğü Grubu'nu beğendim. Sanki orada görünmesi şartmış gibi geldi, kime neyse...
  • Fotoğraflar üzerinde oynama yapmak üst düzey yaratıcılık isteyen bir konu olduğuna artık eminim. 1 saat cebelleştikten sonra fotoğrafı sadece siyah & beyaz yapıp bıraktım.  Asi Beşiktaşlı ruhummu tuttu, kafam mı basmadı anlamadım. Aslında anladım da kafamın basmadığını yediremedim kendime bir türlü, neyse geçelim...
  • Dery:  "msn çıktı mertlik bozuldu lan" dedi.
  • Ey vantilatör sen nelere kadirsin!
  • Uzun süredir Sakarya'ya gitmiyordum. Bizim elemanları bulmuşken gecenin bir vakti şair olalım dedik.  Cemal Süreya'nın çakması olduk tek şiirlik bir zaman diliminde.
Yakmıştık sigaralarımızı Yakup'un uyuduğu odada
anlamsız bakışmalarla geçiyordu gecenin sessizliği
kel kafanla gülümserken ağlanacak halimize
göbeğimden akan terlere inat üşüyorduk sessizce

annemin terlikleri ile giderdim markete
keşke yalnız bunun için sevseydim seni...
Tuna & Emre
  •  Yine, yeni, yeniden kır çiçeklerinin hastası oldum!
  • Cebeci'nin gecesi de gündüzüde mükemmel, birinde güneş denize ışık veriyor, diğerinde ay.
  • "This is from mathilda"'yı ve "play it, sam"'i anımsadım bol bol. Tekrarlanma zamanı gelen filmler gün ışığına çıkıyor ufaktan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ne dersin bu konuda?